Esenkıyı köyüne varışım tamamen planlarımın dışında gelişti. Sarp sınır kapısından başladığım yürüyerek seyahatin ilk günü Kemalpaşa’dan eski Hopa yoluna oradan da Liman köyüne kadar yürüdüm. Kıyı Kıyı Anadolu rotasını belirlerken mümkün mertebe ana yoldan uzak, köy yollarından ve patikalardan yürümeyi hedeflemiştim. Bu sefer de her zaman olduğu gibi evdeki hesap çarşıya uymadı. Liman köyünde karşılaştığım insanlar bana Hopa’ya giden köy yollarının son derece tehlikeli olduğunu, heyelan yüzünden bazı bölgelerin kapalı olduğunu ve bölgeyi gerçekten çok iyi bilen birisi olmadan kaybolmanın çok kolay olacağını söyleyip durdular. Bu sebeple ben de ilk günlerde boyumu aşacak riskler almak yerine ana yoldan yürümeye başladım. Yolculukta güvenlik her daim ilk planda olmalıdır.
Doğu Karadeniz‘deki yeni ana yol kıyı şeridini tamamen öldürmüş. Yol boyunca ne bir gölgelik alan, ne de deniz kıyısına inen bir yer var. Denizi doldurarak yapılan yol yüzünden sağ tarafımda kalan kıyı devasa kayalarla dolu. Sol tarafım ise dimdik kayalıklardan oluşuyor. Heyelan bölgesi olduğu için mümkün mertebe yolun sağ tarafından yürümek zorunda kalıyorum. Zaman zaman sol taraftan taşların düştüğünü görmek bu kararımı destekler nitelikte. Bir tarafta heyelan bölgesi, gevşek ve güvenlik önlemi alınmamış kayalık alan, diğer tarafta ise arkamdan son hız gelen, güvenlik şeridinin ne olduğundan bihaber sürücülerin kullandığı araçlar yüzünden tüm yol boyunca kendimi hiç güvende hissetmedim. Kavurucu güneşin altında hızlı hızlı yürüdüm durdum.
Kopmuş Plajı
Yol üstünde tam sıcaktan bunalmış, dinlenecek bir gölgelik yer bakınıyordum ki uzaktan gördüğüm bir plaj içimi rahatlattı. Kopmuş plajının girişindeki üst geçitte biraz dinlenmek için mola verdim. Burası yol üstünde, oldukça geniş ve uzun sayılacak bir plaj. Çok sayıda insan olmasına rağmen geniş alanı sayesinde ferah bir ortamı var. Plajın girişinde ağaçlar altında oturmak için piknik masaları ve yeterli sayıda büfe, market ve lokanta bulunuyor. Plajın başlangıç bölgesinde büyük çadırların kurulu olduğu bir bölüm gözüme çarptı. Küçük kamp çadırlarının da olduğu bu alan için çadır parası veriliyor mu bilemiyorum. Çevre ilçelerden buraya minibüsle ulaşmak mümkün. Plaj girişinde bekleyen minibüsler de dolduğu zaman hareket ediyor.
Plaj girişinde minibüslerin olduğu yerde dinlenirken şöförlerden birisi ile sohbet ettik. Yolculuğumu, amacımı anlattım. Çok hoşuna gitti, takdirle karşıladı. Nerede kalacağımı sorduğunda ise her zamanki gibi “bilmiyorum, yolda bakacağım” cevabını verdim. Plajdan 2-3 km ilerde Esenkıyı Köyü olduğunu, oradan sonra Hopa’ya kadar yolda konaklayacak uygun bir yer olmadığını söyledi. Kendisi de Esenkıyı köyündenmiş. “Köyün girişindeki çay bahçesinde biraz dinlen, sahibine sor kalacak bir yer gösterirler seni açıkta bırakmazlar” dediğinde gerçekten çok mutlu oldum. Biraz dinlendikten sonra Esenkıyı köyü yönüne doğru yürümeye başladım.
Esenkıyı Köyü, Azlağa, Abuislah
Hopa’ya 10 km mesafede bulunan Esenkıyı köyü yol üstünde, son derece şirin ve muazzam doğal güzelliği ile dikkat çeken bir yer. Köyün batıya bakan yönü Karadeniz’den batan güneşin muhteşem manzarasına tanıklık etmemi sağladı. Yol üstündeki camiinin hemen yanında asırlık bir ıhlamur ağacının gölgesinde çok güzel bir çay bahçesi bulunuyor. Söylenenlere göre bu ıhlamur ağacı yaklaşık 120-130 senelik bir geçmişe sahipmiş. Çay bahçesine oturup selamımı veriyorum, oturanlarla sohbetler ediyorum. Karnım nasıl da kurt gibi acıkmış. Ekmek var mı bir parça diye sorduğumda masama içi taptaze köy peyniri dolu yarım ekmek geliyor.
Çay bahçesinin sahibi uzun yıllardır buradan yürüyerek geçen yabancı gezginleri ağırladığını gururla ve heyecanla anlatıyor. Bu sefer yerli bir turistin yürüyerek seyahat ettiğini görmekten nasıl da mutluluk duyduğunu öğrendiğimde ise göğsüm kabarıyor, gurur duyuyorum, mutlu oluyorum. Çay bahçesinin çevrelediği devasa ıhlamur ağacının gölgesinde, denize karşı oturup Karadeniz’in ufkunda yavaşça batan güneşi izlemek tüm yorgunluğumu alıyor, ruhumu dinlendiriyor. Günü sonlandırmak için olabilecek en güzel yerde bulunduğumu düşünüyorum.
Burası Azlağa, Abuislah ve Esenkıyı olmak üzere üç isme sahip tek köymüş. Esenkıyı’nın asıl adı “Abuislah” diyorlar. Bu isim Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde konulmuş. Yavuz Sultan Selim o bölgede Ruslarla savaşırken erzakları bitmiş. Civardaki köylerden, kasabalardan Esenkıyı köyü dışında hiç biri orduya yardımcı olmamış.
Esenkıyı köyü ordunun hertürlü ihtiyaçlarını karşılamış, karınlarını doyurmuşlar. Yavuz Sultan Selim bu durumdan çok memnun kalmış. Bunun üstüne Yavuz Sultan Selim dağa çıkarak köyün üstüne doğru sofra bezini silkelemiş ve adını “ABUİSLAH” koymuş. Köyde karşılaştığım misafirperverliğin ne kadar eski ve derin bir kültürün eseri olduğunu anlamak açısından bu anektod beni derinden etkiledi.
Bu bölgedeki herkes Laz’dır. Gürcistan sınırı ayrılırken, Sarp ikiye bölünmüş, bir tarafı Türkiye’de diğer tarafı da Gürcistan’da kalmış. Buranın yerlileri Gürcistan tarafına “Karşı Sarp” diyorlar. Gürcistan’da kalan Lazlar kendi benliklerini her zaman korumuşlar, o zamandan bu yana hep Laz adetlerine sahip çıkmışlar. Türkiye tarafında kalan Lazlar Türkçe de konuşuyorlar ancak Gürcistan tarafında ki Lazlar’ın halen daha sadece Lazca konuştukları söyleniyor.
Köyün yol üstündeki girişinden yukarıya doğru ilerleyen bir yolu var. Buradan iç kesimlere, yüksek tepelere çıkmak mümkün. Yakın çevrede harika şelaleler, Osmanlı döneminden kalma köprüler mevcut. Zamanım kısıtlı olduğu için buraları görmeye gidemedim. İlerde buralara tatil yapmaya geldiğimde her yanını keşfetmek için can atıyorum. Köyün içinden şirin bir dere akıyor. Yakında bir de alabalık çiftliği ve restoranı mevcut. Köyün temel geçim kaynağı bu bölgenin olmazsa olmazı çay.
Esenkıyı köyü her sene çok güzel bir festivale evsahipliği yapıyormuş. Buralara gelmeden önce festival tarihini öğrenip denk getirmekte fayda var. Burada kaldığım bir gün bile beni fazlasıyla mutlu etti. Son derece sakin, huzurlu, yerleşimi çok güzel, tertemiz ve sıcak kanlı insanların yaşadığı bir köy. Kendileri ile ne kadar gurur duysalar azdır.
Ben bayramda 3 gunumu o edenkiyi kayıkhanesinde gecirdim kayıkhanenin sahibi o cay bahcesinin sahibi maceramin bini bin para soyle baslim kendim bir karadenizliyim bayram tatilimi karadeniz turu yaparak gecirmek istedim ve ilk durak kemalpasa giddigim ilk gun ailem ve hopadaki akrabalarim ile birlikte piknik yeri ararken cok guzel bir kiyi gordum ve durdum baktim bi kayikhane deniz ayagimin dibinde cok guzel bi oturma yeri var oturduk cocuklar denize girerlen mangali yatim vuzel yedik ictik eglendik zaman gecti aksam oldu toparlanma zamani gedi herseyi yine arabaya yukledik tam gidecez tik arac calismiyo lambalari acik birakmisim aku bitmis neyse baya ugrastik olmuyo baktik karsida bi kemence sesi gittim oraya aman allahim bide ne gorim millet horon tepiyo orta bir agac ama agac ne agac 120 senelik bir ilhamur agaci yaninda bir eski kaya kilisesi ortadan bir kaynak suyu akiyoki guldur guldur daha nediyim arabayi bile kapilari acik birakmisim daha fazlasini anlatmaya kelimeler yetmiyo dinlediginiz icin simdiden tesekkur ederim ve herkeze tavsiye ederim gidin gorun paranin gecmedigi bir yer
Gercekten cok guzel bir ugrastasin cok zevkli olmali
Ne kadar güzel yerler anlatımda harika sizin satırlarınızdan geziyormuş gibi hissettim. Yazının sonu çabuk geldi üzüldüm, keşke daha fazla resim olsaydı dedim. Elinize yüreğinize ayağınıza sağlık Allah yardımcınız olsun.
Çok teşekkür ediyorum.
şahane bir güzergahı,güzel fotoğraflarla,güzel bir anlatımla blogunuzda paylaşıyorsun ama yorum kısmında kimsenin yorumu yok!
eş-dost-ahbaplarından insan 1-2 satır birşey yazar di mi?
bu nedenle pek sevenin yok dedim 🙂
Blogun okuyucuları biraz tembeller sanırım, okuyup geçiyorlar. Popülist yaklaşıma sahip olmayan blogların genel sıkıntısıdır bu durum. 🙂
Laf açılmışken yazayım tabii, bir sürü eş, dost, akraba var ama yolculuğa çıkınca hiç biri kalmıyor maalesef…
ESENKIYI köyü gerçekten harika bir yere benziyor,belki bu yaz yolumuz düşer buraya.
Bu arada pek sevenin yok galiba?
Ben bayıldım bu köye. Yol üstü şirin bir yer. Geçerken en azından bir uğranıp biraz vakit geçirilebilir.
Tam anlayamadım neden sevenim yok diye düşünüyorsunuz?