Tracks ve John Curran’ın diğer filmlerinde mecazi olsun ya da olmasın her zaman büyük bir yolculuk var olmuştur. Kahramanların kendilerini gerçekleştirmenin bir yolu olarak ya zihinlerinin içinde ya da uzak mesafeleri aşmak zorunda kaldıkları bir yolculuk. Tracks filmi de bu tema ışığında beyaz perdeye yansıtılıyor.
Tracks; 1973 yılında doğu Avustralya çölünde 3000 kilometreden fazla mesafeyi yürüyerek aşmaya karar veren Avustralyalı yazar Roby Davidson‘un gerçek hikayesine dayanan film. Davidson’a sadece sadık köpeği ve dört devesi eşlik ediyor. Gezi hakkında yazmayı hiç düşünmemiş olmasına rağmen, National Geographic için bir makale yazacağına söz veriyor ve memleketi Alice Springs’den tanıdığı derginin fotoğrafçısı Rick Smolan’ın gezisinde kendisine eşlik etmesine izin veriyor. Darısı başımıza diyelim.
Tracks: Doğanın Kucağında Kendini Keşif Hikayesi
Film, Avustralya topraklarının büyük bir bölümünü yürümekte ısrar eden bir kadının, Robyn Davidson’un gerçek hikayesini anlatıyor. Bu tür bir meydan okumada neredeyse hiç tecrübesi olmadan, sadece köpeği ve dört devesi eşliğinde 3.200 kilometrelik çölü tek başına yürüyerek geçiyor. Yolculuğunun bazı bölümlerinde kendisine fotoğrafçı Rick Smolan katılıyor. National Geographic, gezisini bu şekilde finanse ediyor ve dünyaya bu başarıyı Rick Smolan’ın fotoğrafları ile duyuruyor.
Film, doğanın güzelliklerini ve acımasızlığını muhteşem bir şekilde yansıtıyor. Geniş çöl manzaraları, vahşi hayvanlar ve sessizliğin içindeki huzur, seyirciyi büyülüyor. Mia Wasikowska’nın Robyn rolündeki performansı da takdire şayan. Onun kararlılığı ve içsel mücadelesi, beni çok etkilemişti.
9 ay boyunca tek başına; Robyn, sadık köpeği ve 4 devesi, hayal ettiğinden çok daha muhteşem bir dünyayı keşfediyor. Yeni bir hayatın başlangıcı anlamına gelecek olan gezi sırasında Robyn çok tuhaf karakterlerle ve gezinin sponsorları olan National Geographic’ten bir fotoğrafçı ile tanışıyor.
Bir macerayı epik bir şekilde ele alan, hayalperest bir karakteri öylesine idealist bir şekilde canlandıran, çoğu insanı şaşırtacak ve genel olarak merak uyandıran bir film. Vazgeçmeme ve hedefe ulaşma sanatı filmin çevresinde çok dolaştığı ana konusu. Üstesinden gelmelerin, imkansız zorlukların ve kendi derinliklerinden ilham alan görünmez kahramanların hikayelerini anlatan çok sayıda film var. Tracks – Çöldeki İzler de bunlardan biri. Eğer imkanınız varsa bir çadır kampında bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.
Kamp ve Keşif Tutkunları İçin İlham Kaynağı: Tracks
Tracks’in beni en çok etkileyen yönü, Robyn’in doğayla kurduğu derin bağ oldu. Filmin her karesinde, Robyn’in vahşi doğaya duyduğu saygı ve sevgi hissediliyor. Bu bağ, izleyiciyi de doğanın güzelliğiyle buluşturuyor ve doğanın korunması gerektiği mesajı, Robyn’in bu konudaki iç dünyası çok güzel aktarılıyor.
“Tracks” filmini izlerken kendimi Robyn Davidson’ın yerine koymaktan alıkoyamadım. Her adımında, çölün uçsuz bucaksız manzarasında ilerlerken hissettiği özgürlüğü ve yalnızlığı derinden hissettim. Kamp yapmayı ve uzun rotalarda yürümeyi seven biri olarak, doğanın kucağında geçirdiğim anlar her zaman bana huzur verir. Robyn’in bu destansı yolculuğu da, sadece fiziksel bir macera değil, aynı zamanda içsel bir keşif yolculuğuydu. Çölün sessizliği içinde kendi düşünceleriyle baş başa kalmak, çok büyük cesaret isteyen fakat insanı kesinlikle iç dünyasında dönüştürecek, muhteşem bir deneyim olsa gerek. Benim böyle bir deneyime cesaretim var mı? Bunca seyahatin, maceranın ardından bile bu soruya dürüstçe yanıt verebileceğimi düşünmüyorum.
Bu film, doğayla olan bağımı bir kez daha hatırlattı ve bana ne kadar az şeyle ne kadar çok mutlu olabileceğimi gösterdi. Robyn’in inatçılığı ve kararlılığı, her zorluğa rağmen yoluna devam etmesi beni derinden etkiledi. Onun hikayesi, doğanın gücüne ve insanoğlunun azmine bir övgü niteliğinde. Eğer siz de doğayı, uzun yürüyüşleri ve kamp yapmayı seviyorsanız, “Tracks” filmi sizin için ilham verici bir deneyim olacak. Robyn’in yolculuğu, kendi maceralarınıza çıkarken size cesaret verecek ve doğanın sunduğu muhteşem anları daha da değerli kılacak.
Filmde Mia Wasikowska’nın Robyn Davidson rolündeki performansı ise gerçekten etkileyiciydi. Onun, karakterin duygusal derinliklerini ve fiziksel zorluklarını başarıyla yansıtması, izleyiciyi adeta çölün ortasında bir yolculuğa çıkarıyor. Ayrıca Adam Driver’ın rolü de filme ayrı bir dinamizm katmış. Oyuncuların doğal ve samimi performansları, hikayenin gerçekçiliğini artırarak, izleyiciyi bu olağanüstü yolculuğa daha da yakınlaştırıyor.
yıllar önce izlemiş ve bayılmıştım… yine de canım sıkkın olduunda ya da ilhama ihtiyacım olduunda into the wild açarım genelde… ama aklıma girdin, bu hafta tracks’i bida izleyeyim… senin etkilenmelerine ek olarak tek bir kadın olarak yapması da bana oldukça cesaret ve ilham vermişti =)