Kerimcan Akduman’ı tanımayan kaldı mı emin değilim. Her an dünyanın herhangi bir yerinde olabilen, kıskanarak takip ettiğim arkadaşlarımdan. Kerimcan ile yanardağ yamacında, bir dağın zirvesinde, aklınıza gelmeyecek ormanların patikalarında karşılaşmak mümkün. Tüm bunlardan daha önemlisi yolculuğu boyunca üreten, çok güzel fotoğraflar çeken ve çok daha güzeli sürekli yazan birisi.
Dünya turu boyunca biriktirdiği anıları seyahatname ile paylaşması ayrıca mutluluk verici. Gezi kitapları raflarına çok güzel bir kitap daha eklendi.
Uzak Bir Hayal midir, Kendini Dünya’nın Kollarına Bırakmak?
Çok değil, bir yıl öncesine kadar, kolaylaşan seyahat imkânları, ekonomik olduğu kadar konforlu hâle gelen alternatifler ve çokça tutku ve yola çıkma cesaretiyle dünya artık hepimiz için çok küçüktü. Okuyor, gezip görüyor ve her yeni şehir ve kültürle beraber kendimizi ve birbirimizi de tanıyorduk. Ancak sanki bir anda zaman durdu. Küçük evlerimiz tek dünyamız hâline gelirken yine gezeceğimiz, yollara düşeceğimiz, yolda olacağımız günlere hasret kaldık. Bu zor zamanlarda okuyarak, o günleri hatırlayarak, hayal ederek ayakta kaldık, bugünlere geldik.
İşte heyecan verici hikâyeler ve tamamı renkli fotoğraflar eşliğinde ilerleyen, hayattaki tüm cevapların dünya yollarında olduğuna inanan böylesi kitaplardan biri… Kendini yollarda bulmuş, seyahat sevdasının peşinden cesurca ilerlemiş bir seyahat âşığı kaleme aldı; Kronik Kitap etiketiyle raflarda yerini aldı; 360/Bir Dünya Seyahatnamesi. Kerimcan Akduman, ilk defa tek başına yurtdışına çıktığında bir daha hayatı eskisi gibi olmamıştı. Her gencin “Bu yaz kesin yapıyoruz!” diye niyet ettiği Avrupa turunu iki defa yaptı. Doğru seyahatin nasıl yapılması gerektiğine kaybola kaybola bulduğu yeni yollarda cesurca ilerleyerek karar verdi. Ve bir gün hayatın ertelemeye gelmeyecek kadar kısa olduğuyla yüzleşince kaygılarının sonunun gelmeyeceğini düşünüp işinden istifa etti; sevdikleriyle vedalaşıp kendini ve dünyayı keşfe çıktı.
Yeri geldi Şaman ayinine katıldı, yeri geldi ateş karıncalı balık yiyerek karnını doyurdu, yeri geldi gülmenin-birlikte ağlayabilmenin her dilde aynı olduğunu kanıtlarcasına yeni arkadaşlıklar kurdu. İnkaların kayıp şehrine doğru ayaklarını uzattı ve Patagonya’nın kimsesiz topraklarında otostop çekti. Ama nihayet hayallerinin ona araladığı kapıdan geçip bilinmezlerle dolu dünyayla bir bütün oldu. Ve geride bu kitapla; her sayfasında o ülkelere gideceğiniz, o anların tadını çıkaracağınız bir seyahatname bıraktı.
Dünya yeniden sağlığına kavuşacak, mesafeler kısalacak, yine yollara düşeceğiz. Yeter ki o ilk adımı atma cesaretini göster. Başkalarının hikâyelerine imrenmekle kalma, kendi yolculuğuna başla.
Kim bilir senin hikâyen de bu kitabın kapağını kapattıktan sonra başlar.
Sosyal Medya’dan Takip Edin
