Salamis Antik Kenti – Kıbrıs

Antik kentlere karşı bir alışkanlık ve sempati geliştirmek İzmir’de büyümenin en güzel yanlarından birisi olmuştur benim için. Yıllar önce Kıbrıs’a seyahat ettiğimde de Salamis Antik Kenti beni büyülemişti. Zamanının görkemli şehirlerinden birisi olan Salamis Antik Kenti bir çok olaya tanıklık etmiş ve varlığını günümüze kadar bir şekilde korumayı başarmıştır.

Salamis Antik Kenti, Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Gazimağusa şehrinin 6 km kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Kent Trodos dağından doğan Pedios (Kanlıdere) nehrinin denize döküldüğü havzaya yakın bir yerde kurulmuştur.

19. yüzyılın sonlarında, ağaçlarla ve toprak tabakasıyla örtülmüş bir halde keşfedilmiş ve 1952-1974 yılları arasında yapılan kazılarla kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. 1974 yılında kesilen kazı çalışmalarına 1998 yılında Ankara üniversitesi tarafından tekrar başlanmıştır.

İncil’de de adı geçen kent, havari Barnabas ve havari Paul (Pavlus)’un vaazlerine tanık olmuştur.

Salamis Antik Kenti
Salamis Antik Kenti

Kıbrıs’a gerçek bir ada tatili için gitmeyi planlıyorsanız, deniz kıyısında rahat bir tatil yapmak isterseniz Salamis antik kentine 3,5 km, havalimanına 45 km, Gazimağusa şehir merkezine 8 km mesafede bulunan Salamis Bay Conti Hotel‘i tercih edebilirsiniz.

Kıbrıs’ta Kiralık Yazlık Villalar özellikle 4-6 kişilik grupla Kıbrıs’ı keşfetmek isteyenler için alternatif bir konaklama şekli. Hem evin rahatlığını hem de lüks bir otelin konforunu yaşamak fena fikir olmasa gerek 🙂

Salamis Antik Kenti Tarihi

Bronz Devrinin sonlarındaki göçlerle Anadolu’dan gelen kavimler ve Yunanistan’dan gelen Akalar tarafından kurulmuştur.

Bir başka rivayete göre de Truva savaşına katılan ve Salamis adası kralı Telamon’un oğlu Tefkros kentin kurucusu olarak bilinmektedir. Antik kentteki en eski buluntular, kentin Nekropolis’inden elde edilen kaynaklara göre M.Ö. 11. yüzyıla aittir.

Salamis kenti, MS 332 ve 342 yıları arasında Akdeniz havzasında meydana gelen ve bu havzadaki birçok antik Roma kentini yıkan depremlerle büyük tahribata uğramıştır. Daha sonra Bizans imparatoru II. Konstantin şehri daha küçük bir planda yeniden inşa ettirmiş ve bu şehre Konstantia adını vermiştir. Bu şehir gelişerek Kıbrıs’ın o dönemki başkenti ünvanını Baf şehrinin elinden almıştır. MS 647 yılında başlayan Arap(İslâm) akınları ve devam eden depremler sebebiyle Salamis halkı kenti terk etmiştir. Halkın, yakınlardaki Mağusa şehrine göç ettiği düşünülmektedir.

Sur ve Liman

Kenti kuzey, güney ve batı yönlerinde çevreleyen surlar bulunmaktadır. Bir de, kentin merkezini çevreleyen ikinci bir surun varlığı da tespit edilmiştir. Kentin surlarının, MS 7. yüzyıldaki Arap (İslam) akınlarına karşı inşa edilmiş olduğu düşünülmektedir.

Kentin iki ayrı limanı bulunmuştur. Bunlardan biri kentin güneydoğusunda, Salamis’in en eski limanıdır. Liman kuzey ve güney yönünden suni dalgakıranlarla korunmuştur. İkinci bir liman ise kentin kuzeyinde, Geç Roma devrinde kullanılan limandır.

Salamis Gymnasium’u

Salamis antik kenti - Gymnasium
Salamis antik kenti

Kentin Gymnasiumu, şehrin kuzey ucunda yer almaktadır. Gymnasiumun güney girişindeki zemin döşemesindeki yazıttan burada en eski gymnasiumun MÖ 2. yüzyıla ait Helenistik bir gymnasiumun olduğu tespit edilmiştir.

Helenistik gymnasiumun MS 79 yılındaki depremlele zarar gördüğü ve imparator Traianus ve Hadrianus dönemlerinde yeniden inşa edildiği bilinmektedir. Dört tarafı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney ucunda yer alan, etraflarında heykeller bulunan havuzlar bu dönemdeki eklemelerdendir. Üç tarafı revaklarla çevrili olan yapının yine depremler sonucunda yıkılması üzerine bu defa İmparator Augustus devrinde yeniden tamir edilmiş ve bir de doğu revakı eklenmiştir.

Son olarak, MS 332-342 yılları arasındaki depremlerle yeniden hasar gören gymnasium Erken Bizans döneminde II. Konstantin devrinde sadece hamamdan ibaret olarak yeniden inşa edilmiştir.

Tiyatro

Gymnasiumun güneyinde yer alan tiyatro ilk kez Augustus döneminde inşa edilmiş, 1. ve 2. yüzyıllarda yapılan plan değişiklikleri ile son şeklini almıştır. Fakat 322-332 yılları arasındaki depremlerle yıkılmış olan yapının taşları kentin tekrar imarı sırasında hamamların yapımında kullanılmıştır.

Tiyatro üç ana bölümden oluşur. Bunlar sahne binası, orkestra ve oturma yerleridir. Gösterilerin yapıldığı, kulis ve giyinme-soyunma odlarının bulunduğu, freskler, sürunlar ve heykeller ile süslenmiş sahne bölümünden günümüze sadece temelleri kalmışmıştır. Tiyaronun 15.000 kişilik olduğu tahmin edilen oturma bölümleri 50’den fazla basamak içermekte iken bunların çok azı günümüze ulaşmıştır. Oturma alanının orta kısmı şeref locası olarak kullanılmıştır.

Yakın zamanlarda yapılan çalışmalarla sağlamlaştırılan bu bölüm, günümüzde kültür-sanat etkinliklerinin yapıldığı bir mekân olarak kullanılmaktadır.

Salamis harabeleri
Salamis harabeleri

Aziz Epiphanios Bazilikası

Devrinde Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı bir zamanlar Salamis Metropolit kilisesi olarak kullanılmıştır. Kıbrıs Piskopos’u Epiphanios’un devrinde yapıldığı (368-403) bilinmektedir. Ayrıca Piskopos Epiphanios’un mermerden yapılmış mezarı da burada bulunmaktadır.

Bazilika, çift sıralı ondört sütun dizisi ile 3 ayrı bölümden oluşmaktadır. Apsiste piskopos ve rahiplerin oturduğu sıralar bulunmaktadır. Bu bölümün iki yanındaki odalar rahiplerin cübbelerini giymeleri ve ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanılmaktadır. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altındaki ısıtma sisteminden anlaşıldığı üzere kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığı düşünülmektedir. Kalıntılar, 7. yüzyıldaki Arap akınlarından sonra da mevcut bazilikanın güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir.

Nekropol

Enkomi bölgesinden Salamis ormanının batı ucu ve Aziz Barnabas Manastırına dek yaklaşık olarak 4 mil karelik bir alana yayılş durumdaki mezarlık Salamis Nekropol’üdür. Kazılarda açığa çıkarılan mezarlar arasındaki bazı mezarlar gerek yapıları ve gerek zengin buluntularından dolayı Kral mezarları diye adlandırılmıştır. Başlıca mimari özellikleri, mezar odası önünde yer alan geniş, uzun ve meyilli alanlardır. Cenaze arabasını çeken atların ölünün şerefine kurban edildiği burada, yağ, şarap veya bal dolu küpler sıralanmaktadır. Araştırmalar mezarların M.Ö. 8. yüzyılda yapıldıklarını ve MS 4. yüzyıla değin kullanıldıklarını gösterir. Özellikle 47, 50 ve 79 nolu kral mezarlarında zengin buluntulara rastlanmıştır. Bunlardan 50 nolu mezar, Aziz Catherine’e adanan küçük bir kilise olarak da kullanılmaktadır. Hristiyanlık dinini benimseyen Aziz Catherine’in Salamis yöneticisi dayısı tarafından buraya hapsedildiğine inanıldığından, Aziz Catherine Hapishanesi olarak da anılmaktadır. Yapılan kazılarda, mezarların içinde çeşitli çanak, çömlek, tunç ve fildişi nesneler ve kurban edilmiş atların iskeletlerine rastlanmıştır.

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.