Yıllar önce Adriyatik denizini yelkenli ile geçerken İtalya’nın Brindisi limanına uğrama fırsatını bulmuştum. Bir kaç günlük Brindisi seyahatim İtalya için fikir edinmeme sebep olmuştu. Zaman içinde üniversite yıllarında yeni yeni ünlenmeye başlayan Interrail planları yaparken de Roma, Venedik ve Floransa gibi şehirler beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu. Haritalara baktıkça her yolun nasıl da Roma’ya çıktığını anlamak çok kolay oluyordu.
Venedik’in gerçek üstü yapısını, Floransa’nın sanatla dolup taşan tarihini henüz keşfetme fırsatını elde edemedim. Fakat bu durum beni İtalya ile ilgili araştırma yapmaktan alıkoymuyor.
Bu sefer gittiğim, gördüğüm yerlerin dışında, hep gitmek istediğim ve hakkında uzun, çok uzun zamandır araştırmalar yaptığım İtalya hakkında genel bilgiler ve basit ipuçları içeren bir yazı hazırladım. Umarım beğenirsiniz.
İtalya Turu Hakkında
Konu İtalya olunca her yerde çok farklı bakış açıları ile karşılaşmak mümkün. Kimine göre Roma son derece dikkatli olunması gereken, her yerde dolandırıcıların veya hırsızların cirit attığı bir yer. Kimine göre Venedik aşıklar şehri, bir başkasına göre ise gereksiz lüks ve pahalı bir kent. Ara sıra yaptığım İtalya araştırmalarında gördüm ki bu ülke hakkında kafalar biraz karışık.
İtalya aynı anda ve aynı yerde hem düşük bütçeli seyahat edenleri hem de yüksek sosyeteyi ağırlayabilecek imkanlara sahiptir. Bu sebeple her İtalya seyahati kişiye özel olur. Kısacası herkesin İtalya’sı farklıdır diyebiliriz. İtalya’ya sadece çantanızı alıp gitmek yerine önceden güzel bir planlama yaparak bu tarih, kültür, yaşam dolu ülkeyi en iyi şekilde keşfedebilirsiniz. Araştırma yaparken karşınıza çıkacak yüzlerce farklı detayla boğuşurken İtalya Turları fırsatlarını da göz ardı etmeyin. Zaman zaman oldukça uygun fiyatlarla düzenlenen turlar ile rahat rahat İtalya’yı keşfetme fırsatını yakalayabilirsiniz.
Venedik; Aşıklar ve Fotoğraflar Şehri
Hepimizin bildiği üzere aşıklar şehri Venedik’e giden birisi şehrin sokaklarında kaybolmayı sevmeli. Bir çok yerde Venedik’e gidenler için haritanın gereksiz olduğunu okumuştum. Haritasız güvenli bir şekilde Venedik sokaklarında kaybolmak istiyorsanız yönünüzü St. Mark Basilika’sını referans alarak bulabilirsiniz. Şehrin hemen hemen her yerinde burayı işaret eden işaretler size yardımcı olabilir. St. Mark Basilikası’na giriş ücretsizdir. Burada bulunan harika mozaikleri, kubbeleri ve nefes kesen vitrayları görme şansına sahip olabilirsiniz. Eğer tüm Venedik’i kuşbakışı görmek isterseniz bir kaç Euro karşılığında merdivenleri tırmanarak çatıya çıkabilirsiniz. Venedik’in tüm romantizmini yaşamak ve keyif dolu öpücüğün tadını çıkarmak için en iyi yerlerden birisi olabilir.
Venedik Fotoğrafları
Venedik’e kadar gidip rengarenk, tarihi şehrin fotoğraflarını çekmeyi kim istemez ki? Özellikle karnaval zamanı rengarenk maskeleriyle kalabalığı fotoğraflamak için muhteşem bir zamandır. Eğer profesyonel bir fotoğrafçı değilseniz ve Venedik’e sadece bir kaç günlüğüne gitmeyi düşünüyorsanız harika Venedik fotoğrafları çekebileceğiniz bir kaç yeri önceden bilmek size zaman kazandıracaktır.
Palazzo Ducale’de bulunan Ahlar Köprüsü (Ponte dei Sospiri) ve Rialto Köprüsü ile yakınında bulunan Rialto Pazarı seyahatten döndüğünüzde arkadaşlarınıza göstereceğiniz harika fotoğraflar çekebileceğiniz yerlerin başında gelir. Gondol seyahati Venedik’in olmazsa olmazlarındandır fakat bu gerçekten de pahalı oldukları gerçeğini değiştirmez. Gondol yerine kendinize bir dondurma alın ve 1 No’lu vaparetto ile Büyük Kanal’da yapacağınız gezintinin tadını çıkarın.
Olası bir su baskınına karşı kitapların gondollarda tutulduğu ilginç bir kitapçı olan Libreria Acqua Alta’yı görebilir, çevresinde amaçsızca dolaşabilirsiniz. Yemek ve içmek için Venedik’te bulunan fırınların camlarında üstüste duran pastalara ve bezelere karşı durmak son derece zor olabilir. İtalya’nın geneli için geçerli olan dondurmayı tadmadan önce fotoğraflamayı unutmayın.
İlginizi Çekebilir: Seyahat Fotoğrafçılığı İpuçları
Floransa; Tarih ve Sanat
Bir arkadaşımın tavsiyesi ile izlemeye başladığım “Da Vinci’nin Şeytanları” adlı dizi Floransa’yı tanımama sebep olmuştur. Bu sayede yaptığım araştırmalarda farkettim ki Floransa günümüze kadar gelişmeyi, güzelleşmeyi devam ettirebilmiş nadir şehirlerden birisi. Şehir küçük fakat dolu dolu olmasının yanında kelimenin tek anlamıyla bir açık hava müzesidir. Bir kol mesafesinde bulunan mimarinin ve sanatın bir arada bulunduğu şehir duvarlarını keşfetme fikri bile heyecan verici.
Şehir Appennine Dağları’nın eteklerinde bir vadide yer almaktadır. Şehirdeki binalar ve anıtlar sanatı, savaşı ve hayatı anlatır. Yolunuz Floransa’ya düşerse; bir zamanlar Leonardo da Vinci, Michelangelo, Dante gibi sanatın büyük üstadlarının dolaştığı sokaklarda olduğunuzu sakın unutmayın. Son derece heyecan verici bir deneyim olsa gerek.
Floransa keşfedilecek çok sayıda esere, mekana sahip olsa da alan olarak küçük bir şehirdir. Bu yüzden bir veya iki gün şehri keşfetmeye yeterlidir.
Floransa’da görülmesi gereken yerlerin başında istasyonun hemen dışında karşılaşacağınız Santa Maria Novella Basilikası yer alır. Bu renkli mahallede basilikanın komşuları olan San Lorenzo ve Medici Şapelleri de görülmeye değer. Şehrin dini yaşamının merkezinde yer alan Galleria dell’Accademia ve Bargello Müzesi; Duomo gibi yerleri de görmek orada bulunan yaşamı ve tarihi anlamaya yardımcı olacaktır. Göz alıcı açık hava müzesi olan Signoria Meydanı ise tarihi kafelerden birinde oturup biraz nefes almak için mükemmel bir yerdir.
Eğer sanata ilginiz var ise Santa Croce’yi kesinlikle görmelisiniz. Floransa’nın en zengin kilisesi olmasının yanısıra Michelangelo, Enrico Fermi, Galileo Galilei gibi isimlerin çizimlerini içermektedir.
Floransa sahip olduğu sanatsal ve tarihsel yapıların yanında son derece eğlenceli ve keyifli bit pazarlarına da ev sahipliği yapar. San Lorenzo pazarı, delle Pulci pazarı, Mercato Nuovo gibi yerler hazine, çer çöp ve harika fiyatlar sunar. Tüm bit pazarlarında olduğu gibi buralarda da hemen ilk gördüğünüz yerden alış veriş yapmayın. Kapalı çarşı kültürüne alışık Türkler için buralarda pazarlık yapmak hiç de zorlu olmayacaktır.
İşte en çok işinize yarayacak cümle: “E’ troppo caro. Mi farebbe uno sconto?” (Bu çok pahalı, indirim yapar mısınız?)
Roma; Bütün Yolların Kesiştiği Şehir
İlk Interrail hayalleri kurduğum zamanlarda Roma’ya ulaşma fikri beni her şeyden çok heyecanlandırıyordu. Google Earth ile Roma’ya baktığımda gerçekten anladım ki tüm yollar Roma’ya çıkar.
İtalya’nın başkenti Roma sadece kendi ülkesi için değil Avrupa’nın tamamı için de büyük öneme sahiptir. Hatta o kadar önemlidir ki aynı zamanda “Ölümsüz Şehir” olarak da adlandırılır. Sahip olduğu tüm tarihsel dokunun içinde gerçekten yüksek ücretler ödemeden görebileceğiniz bir çok yapı bulunmaktadır. Kolezyum, Panteon gibi yapılardan Rotonda meydanında opera sanatçılarını dinlemeye kadar farklı şekillerde bu muhteşem şehri keşfedebilirsiniz. İşte size ara sokaklarında keyifle kaybolacağınız bir şehir.
Roma da diğer tüm büyük merkezi şehirler gibi iyi ve kötüyü, ucuz ve pahalıyı, kolay ve zoru bir arada barındırıyor. Sokakları güvenilir sayılsa da başınızı beladan uzak tutmak için en azından İstanbul’da göstereceğiniz dikkati burada da göstermeniz gerekebilir. Yankesiciler ve dolandırıcıların bol olduğunu söylememe sanırım gerek yok. Bir çok tarihi yapıyı görmek için yüksek ücretler ödemeniz gerekse de belirli günlerde giriş ücreti alınmayan yerler de mevcut. Muazzam büyüklüğe ve kendine has bir karmaşaya sahip olan gladyatörler şehrini keşfetmek için bütçenize uygun bir Roma Turu olabilir. Fırsatlara göz atmakta her zaman fayda vardır. Bu tür büyük merkezi yerleri rehber eşliğinde bir tur ile keşfetmek seyahatinizde zaman kazanmanızı sağlayabilir.
Roma Fotoğrafları
Roma’da çektiğiniz harika fotoğrafları eve döner dönmez arkadaşlarınıza gösterip biraz hava atmayı istemez misiniz? İlk yapmanız gereken Trevi Çeşmesi’ne gidip eğlenceli pozlar vermek olabilir. Çeşmeye para atarken de bir poz çekmeyi unutmayın. Eğer attığınız para çeşmenin havuzuna düşerse efsaneye göre Roma’yı bir kez daha ziyaret etme şansınız olur.
İspanyol merdivenlerinden şehrin harika manzarasını çekebilirsiniz. Sakın unutmayın merdivenlerde yemek yemek yasak. Bunun için ceza yiyebilirsiniz. Normal günlerde saçma bir şekilde pahalı olan Vatikan Müzeleri her ayın son Pazar günleri ücretsizdir.
Campo dei Fiori ucuz yemek için harika bir yer gibi görünüyor. Burada yer alan bir çok büfede farklı yiyecekler bulmak mümkün. Gün batımından sonra tüm cool gençler Navona Meydanında takılıyor. Burada vakit geçiren gençlerin arasına karışabilirsiniz.
Eğer Roma’nın en eski kilisesini görmek isterseniz Santa Maria Meydanına gitmelisiniz. Buradaki sunakta bulunan kutuya bir kaç bozuk para atarsanız Bizans dönemine ait mozaik 60 saniye boyunca aydınlanacaktır.
Maskelerin şehri Venedik’te bir karnaval, bu karnavalda bir aşk hikayesi. İnsanların kendisinden bir parça bulduğu bir şehir venedik. Gezginlerin dar yollarında kaybolduğu, aşıkların kanallarında gezindiği bir şehir. Ben de aşık bir şekilde bu şehrin sokaklarında gezerken çektiğim fotoğraflar eşliğinde bir hikaye yazdım. Umarım beğenirsiniz.
Maskelerin ardına sığınmış aşkların şehri, Venedik.