Başlangıç

3. Haftanın sonunda ancak zihnimi toplayıp geriye dönük birşeyler karalama fırsatı buldum.
Başlangıç oldukça garipti. Son 2 hafta hazırlık, alışveriş, evin son işleri derken hızlıca geçiverdi.
Asla unutulmayacak bir tarih;

1 Ocak 2012
Öğleden sonra eve geldim. Herşey son derece sıradan görünmesine karşı içimde fırtınalar kopuyordu. Tüm hisler, duygular birbirine karışmış bir yumak halinde vücudumun tam ortasında yanardağları kıskandırmak istercesine kaynıyorlardı.
Son bir kez yanıma alacağım eşyaları kontrol ettim. Bu kontroller bir kezden dört kat fazla sürdü. Herşeyi çantadan çıkartıyor, birkaç tane gereksiz görüleni dışarıda bırakıp tekrar yerleştiriyordum. Tekrar çantamı boşaltıp bir kez daha kontrol ediyordum. Birkaç saat böyle geçti gitti.

Uçağım Izmir’den sabah 10:00’da idi. Otobüsle havaalanına gideceğim için evden en geç 06:00’da çıkmış olmam gerekiyordu. Vakit yaklaştıkça heyecanda artış, ellerimde, ayaklarımda ufak tefek titremeler ortaya çıkmaya başladı.
Çantama bir kez daha baktım. Sahip olduğum herşey artık bir çanta dolusu eşyaydı. Odama bir kez daha göz attım. Odamı, yaşadığım evi, çok sevdiğim Izmir’i tanıdığım herkesi, sevdiklerimi ve nefret ettiklerimi tekrar görmeyeceğimi düşünerek yutkundum.
Kedilerimle son bir kez daha oynadıktan sonra kendimi sırtımda çantam ile evin kapısında buldum.

Kapıyı kapatmadan önce bir kez daha ne yapıyor olduğumu düşündüm.
Tüm tanıdıklarım, sahip olduklarım, yaşanmış olanlar, yaşanacak olanlar ardımda kalacaktı.
Yavaşça kapıyı kapattım. Derin bir nefes aldım. Ilk adımın heyecanı ve korkusu tarif edilebilmekten çok uzak. Yaşamak gerek.
Karanlık sokakta biraz ilerledikten sonra arkamı dönüp eve bir kez daha baktım. Etrafta benden başka hiç kimse yoktu. Eve baktım. Bir an için .”Doğru mu bu yaptığım?” şeklinde düşünmekten alıkoyamadım kendimi.

Başlangıç, yolculuk!

“Git Güneş!” diye bir ses duydum. Çok derinlerden gelen. Yürümeye devam ettim.

Yol boyunca gördüğüm, işittiğim her şeyin anlamı değişmeye başladı. Gerisini, geçmişi ardımda bırakıp ilerlemeye başlamıştım artık. Sokağın sonunda bir kez daha ardıma dönüp baktım. Bir kez daha o tanıdık ses “Iyi düşün, doğru mu bu yaptığın” diyordu.
Ve bir kez daha O çok daha fazla tanıdığım ses “Git Güneş!” dedi.
Anladım ki ardımda kalan her ne/kim var ise dönüp baktıkça beni çağırıyor idi. Bir kez ilerlemeye başlamıştım artık. Bu durumda yapılacak tek şey geçmişi olduğu yerde bırakıp ilerlemeye devam etmek.

Otobüs beklerken etraftaki insanlara bakıyordum. Gelmesi gereken her kim ise gelmiyor aksine herkes bir yerlere gidiyordu. Geri doneceklerini bildikleri için olsa gerek kimse gittiğinin farkında değildi.Oysa benim için durum tam tersiydi. Dönüşü olmayacak bir ilerleme kararı almıştım. Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim herşey daha çok keyif vermeye başlamıştı. Zaman yavaş yavaş anlamını yitirmeye başladı.
Otobüste giderken etrafı izledim. Zihnim adeta donmuş, düşünceler akmaz olmuştu. Sadece hisler vardı. Etraftaki herşey daha önce hiç görmediğim kadar canlı ve renkliydi.
Hep duyduğum, okuduğum uzun yolculukların en zor bölümünün yola çıkma anı olduğuydu. Bu zorluğu yaşama sırası bendeydi artık. Kavramların anlamları değişmeye, zaman ve mekan tanımını yitirmeye başlamıştı çoktan. Bütün bunların birleşimi ise hiç hissedilmemiş bir özgürlük hissi olarak ortaya çıkıyordu.

Ait olduğum tek yer BEDENIM,

Ait olduğum tek zaman ŞIMDI

Geçmiş sadece anılarda, gelecek ise hayallerde kapatılmış durumda.

Tek gerçeklik ŞU AN‘da var oluyor.

5 YORUM

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.