THY uçağı ile 13:05’te Ljubljana’ya doğru uçmaya başlıyoruz. Buradan sonra biraz daha yol gidip Izola’ya varacağız. Yaklaşık 2 saat 15 dakikalık bir uçuş sonrası harika bir dağ manzarası eşliğinde Ljubljana’ya iniyoruz. Havaalanında ilk dikkatimi çeken olay uçağın direkt olarak terminal terminalinin önüne kadar yanaşması oldu. Uçağın merdivenlerinden iner inmez tam karşımızda terminal binasının girişi duruyordu. Terminalden içeriye doğru girdiğimizde polis memurunun bana direk olarak “Tekne mi teslim alacaksınız yoksa sadece gezmeye mi geldiniz?” şeklinde yönelttiği soru gülümsememe yol açtı. Ne de olsa Avrupa’da üretilen birçok tekne önce burada denize indiriliyor ve direklerin takılması, dolaplar, kapılar vs… gibi son işlemleri burada tamamlanıyor. Bu sebeple ufacık ülkede müthiş bir tekne popülasyonu bulunmakta.
Uçuş ve Izola’ya Varış
Havaalanından çıkana kadar kesinlikle gözden kaçmayacak bir başka ayrıntı da çalışan bayanların sayısının çokluğu. Dışarıya çıkınca fark ediyoruz ki bu genel bir durum. Sanıyorum Yugoslavya ve çevresinde yıllarca süren savaşlar sonunda oluşan bir durum.
Izola’ya ulaşmak için öncelikle Ljubljana merkezine gitmemiz ve oradan otobüse binmemiz gerekiyor. Terminal çıkışında otobüslerin bulunduğu yeri bulmak ve buradan uygun otobüsü bulmak hiç zor değil. Her şey planlı, İngilizce anlaşmak hiç zor değil ve sanırım ülke küçük olduğu için zaten her şey gözünüzün önünde oluyor. Hiçbir şeyi uzakta aramaya gerek kalmıyor. Otobüsün hareket saatini beklerken durakların karşısındaki kafede bir keyif kahvesi güzel gidiyor.
Her şey gerçekten çok düzenli. Otobüs şehir merkezinde tren garının önünde bizi indiriyor. Garın tam önünde diğer bölgelere giden otobüslerin durakları bulunmakta. 12 numaralı otobüs Izola’ya uğramakta. Tabelalar son derece yardımcı ve açık. Otobüse bilet almaya gerek yokmuş. İnerken şoföre ücreti Euro olarak ödeyebiliyorsunuz.
Otobüsü beklerken biraz etrafı dolaşıyoruz. Birkaç fotoğraf çekiyoruz ve karnımızı doyuracak bir yer buluyoruz. Etrafta çok hoş kafeteryalar var fakat ücretler Türkiye’ye göre biraz fazla gibi.
Otobüsümüz geldiğinde dikkatimi çeken ilk şey otobüsün kapısında duran “Dondurma yasak” çıkartması. Bizdeki “Cep telefonu yasak” işareti gibi fakat bu sefer hem külah hem de kornet dondurma şekli var. Otobüste çok sayıda gezginler ve gençlik kampına giden öğrenciler var. Yolda belli yerlerde duruyor otobüs. Yol boyunca harika manzaralarla karşılaşıyoruz. Kimi yerlerde ovalardan kimi yerlerde dağların eteklerinden geçerek bütün manzaranın keyfini çıkarıyoruz.
Yolda dikkatimi çeken hatta beni çok şaşırtan yapı ise adını bulunduğu köyden alan Crni Kal Viyadüğü oldu.1065 metre uzunlukta ve en yüksek noktası 87,5 metre olan yapıyı 11 ayak taşımakta. 2001 yılında yapımına başlanan viyadük 2004 yılında trafiğe açılmış ve aynı zamanda Giro d’Italia bisiklet yarışının bir ayağında kullanılmıştır.
Kısa bir süre sonunda Koper üzerinden Izola’ya doğru yaklaşmaktayız. Koper’den Izola’ya uzanan yol bizim Kordon yoluna benziyor. Tek farkı burada insanların rahatça denize girebiliyor olması.
Yaklaşık 110 km’lik yolu 1,5 – 2 saat içinde katedip Slovenya’nın küçük fakat marinacılık konusunda gayet büyük bu balıkçı kasabası olan Izola’da otobüs yolculuğumuz sona eriyor.