Yol Sohbetleri: Yoldaki Gökhan Hepşen

Bu hafta “Yol Sohbetleri”nin konuğu sevgili gezgin dostum Gökhan HEPŞEN, nam-ı değer “Yoldaki“. Gökhan’ı Asya seyahati yaparken takip etmeye başladım. Güzel bir rastlantı ile bir başka yolculuğa çıkmadan bir kaç gün önce İstanbul’da karşılaşma fırsatımız oldu. Gökhan ağırlıklı olarak Asya ülkelerinde seyahat ediyor. Yolculuğu boyunca çeşitli yerlerde gönüllü çalışarak yolculuğun sadece gezip, görmekten ibaret olmadığını da bizlere hatırlatıyor. Nepal’de bir yetimhanede görev alıyor, hiç aklınıza gelmeyecek bir yerde kedi bakıcılığı, ücra bir köyde, doğanın içinde tarla işleri yapan Gökhan’ı en son taş fırın yaparken gördüm.

 Gönüllü çalışmak, yerel festivallere katılmak, yerel lezzetleri denemek, insanlarla iletişim kurmak insanın zihnini, hayata bakışını kesinlikle zenginleştiren tavırlardandır. Seyahat ettiği yerleri sadece görmekle kalmayıp aynı zamanda yerel hayatın içinde de yer alan Gökhan yolda olmanın en güzel halini yaşıyor.

Gökhan fırını yaptıktan sonra ekmeğini de yaptı tabii.
Gökhan fırını yaptıktan sonra ekmeğini de yaptı tabii.

– Merhaba sevgili Gökhan;
Bize biraz kendinden bahseder misin? Kimdir Gökhan? 

En zor soruyla başlamak zor olacak ama hadi bakalım 🙂 Gökhan’ın şu anda kim olduğu halen bir muamma ama çok genel olarak anlatmak gerekirse kişisel gelişimi iyisiyle kötüsüyle kabullenmiş ve hayatını sadece olan biteni gözlemlemekle geçiren biri diyebilirim. Şu anda böyleyim ama yarın da böyle olacağımı söyleyemem, seyahat insanı her gün değiştiriyor.

– Ne iş yapar(dı), nerede yaşar(dı)?

Eskiden bir ofiste tıkılı kalmış ve saçma sapan kullanıcı problemlerine olabildiğince kibar şekilde cevap veren bir bilgi işlem uzmanıydı. Doğduğu ve büyüdüğü çok sevdiği Kadıköy’den hiç ayrılmayan biriydi.

– Neden sırtında çanta ile ülke ülke gezer?

Sırtıma çanta alma fikri ise çocukluktan beri süregelen bir hayalin eseri. “Yürüyen bir aptal duran on akıllıdan çok yol alır!” diye düşündüğü için yollara düşmüş ve yürüdüğü her gün yürümediği günler için az da olsa hayıflanır bir hale gelmiş. Ülkelerin isimlerinin yada sayısının hiç bir önemi yok, asıl sebep yaşayarak gözlerinle görmek ve bir gün hayatımın sonuna geldiğinde etrafımdaki insanlara anlatabileceğim yüzlerce hikayem olması gibi bir amacım var. Ve bu hikaye bir kullanıcının printerdan çıktı alamamasından daha ilgi çekici olmalı 🙂

– Şu anda tam olarak neredesin? Bulunduğun yeri ve bugünlerde neler yaptığını kısaca anlatır mısın? Bir sonraki durağın neresi olacak?

Şu an Malezya, Kuala Lumpur’da Couchsurfing’den bulduğum bir evin 29. katında muhteşem bir manzaraya karşı bu cevabı yazıyorum. Bir sonraki durağımın neresi olacağı hakkında gerçekten hiç bir fikrim yok. Cameron Highlands yada Melaka yada başka bir yer… Son güne doğru belli olur muhtemelen 🙂

Gökhan, yol arkadaşı Burcu (Gezgin Yogini) ile birlikte seyahat ediyor.
Gökhan, yol arkadaşı Burcu (Gezgin Yogini) ile birlikte seyahat ediyor.

– Sözlükte veya ansiklopedilerde yazan kavramları gözardı ederek “YOL” ve “YOLCULUK” kelimeleri için kendi tanımını yapar mısın? Bu kelimeler senin için ne anlama geliyor?

YOL kelimesi hepimiz için aynıdır diye düşünüyorum, yani hayatın ta kendisi. Hepimiz bu yolu yürüyoruz ve farklı zamanlarda sonlandırıyoruz.

YOLCULUK ise yürüdüğümüz bu süreçte gözlerimizin ne gördüğü ve neler öğrendiğimiz anlamına geliyor. Gözün kapalı gitmek, gözünü önünden ayırmadan gitmek, sürekli arkana bakarak gitmek, hayallere dalıp gitmek… Bir sürü yolculuk şekli var 🙂

– Uzun süreli yolculuklara çıkan bir çok kişi gibi eminim senin de yakın çevrende fikirlerini, hayallerini baltalamaya çalışanlar, gözünü korkutmaya çalışanlar olmuştur. Yolculuğa çıkana kadar bunlarla nasıl başa çıktığını anlatır mısın?

Eğer düşüncelerinde kararsızlık varsa veya yeterince ikna olmamışsan bu tarz fikirlerle başa çıkmak çok kolay değil. Bahaneler limitsiz nasıl olsa ve hep de çok mantıklı şeyler olur nedense. Ancak kafanda bir şeyler oturmuşsa ve işin ciddiyetinin farkındaysan sinek vızıltısı gibi gelir. Bana da aynen öyle oldu, yapmamam veya yaptığımın yanlış olduğuna dair on tane bahane sıralayanlara 100 tane aksi bahane sıraladım. Sonraları laf yemekten korkar olduklarından “en iyisini sen yapıyorsun hacı, valla ne diyim” gibi geçiştirmelere geldi olaylar. Fikir ve hayal kafada birleştikten sonra hiç bir şey onu oradan sökebilecek güce sahip değildir.

gokhan-cocuklar

– Biraz özeleştiri yapmanı isteyeceğim. Yaptığın yolculuklar sonrasında hayatında, davranışlarında, huyunda olumlu veya olumsuz bir değişiklik olmuştur diye düşünüyorum. Yolculuk öncesi ve sonrası kendinde gözlemlediğin değişimler nelerdir?

Hayatımda bu değişimi yapmadan önce nispeten daha kararsız ve tutarsız biriydim. O zaman dert ettiğim ve kafama taktığım şeyler hayatımda halen aynı yerde aynı şekilde duruyorlar ama eskiden her gün kafama takılan şeyleri şimdi hatırlamakta bile güçlük çekiyorum. Kesinlikle kendine güveni fazlasıyla doyuma ulaşmış birisi olarak hissediyorum kendimi. Bu güven de öyle ben her şeyi yaparım ederim kimse beni tutamaz şeklinde değil, neyi yapıp neyi yapamayacağımı bilen ve bükemediği bileği öpen kişi şeklinde gelişti. Kötü yanı ise ister istemez olaylara bakış açın bir çok insana göre daha geniş bir hal aldığından dolayı bazen çok yakın arkadaşlarının düşünceleri fazla sığ gelmeye başlıyor ve onları kırmamak için ekstra bir çaba sarfetmek gerekiyor. Çünkü herkes eleştriyi kaldıramayabiliyor ancak sen her türlü eleştriyi kendi lehine çevirmeyi bilen biri olduğun için bazen herkesin de kendin gibi olabileceğini düşünüyorsun. Bu da sıkıntı yaratabiliyor. Bende çok bir sıkıntı olmadı, sanırım çok iyi arkadaşlarım var 🙂

– Yaşadığın, yetiştiğin, sokaklarını, insanlarını bildiğin çevreni ardında bırakıp aylarca hiç bilmediğin yerlerde bulunuyorsun. Uzun yolculuklar yapan bir çok kişinin bu durumla başa çıkamayıp evlerine döndüğünü duymuştum. Zaman zaman da olsa ardında kalanları özlediğin oluyor mu? Bu durumla nasıl başa çıkıyorsun?

Çok özlüyorum hem de. Seyahatin en zorlu tarafı bu benim için. Kadıköy’ü ve arkadaşlarımı sürekli olarak özlüyorum. Bazen unutuyorum ama lanet olası facebook yüzünden mutlaka hatırlıyorum. Bununla başa çıkmanın bir yolu yok, tek çare göğüs gerip o sıkıntı geçene kadar dayanmak. Bu insanı duygusal olarak geliştiren bir durum ama biraz da duyguları köreltiyor diyebilirim ve açıkçası bu pek hoşuma giden bir durum değil.

– Biraz da hayal dünyana inelim ne dersin? Hiçbir kısıtlamanın olmadığını düşün. Bugün hesabına milyon lira yatıyor mesela. Vize ve zaman derdin yok. En büyük yolculuk hayalini gerçekleştirmek kalıyor sana. Nereye, nasıl ve neden gidersin?

Ben en büyük hayalimi gerçekleştirdim zaten. Para konusunda da azıcık aşım ağrısız başım modundayım. Evet belki biraz daha fazla para gelse iyi olabilir ama öyle milyonlardan bahsetmiyorum. Gerçekten ufak tefek meblağlar beni biraz daha mutlu edebilirdi. Bu daha rahat seyahat anlamında değil de en azından her gün muz, ekmek, fıstıkezmesi gibi şeyler yemez biraz daha keyifli şeyler yiyebilirdim 🙂 Hayalimdeki ülke Japonya’ydı, gittim ama tam hayalimdekiyle gördüklerim arasında bir yer gibiydi. Biraz pahalı olduğu için sanırım tam olarak görmek istediğim her şeyi görememiş olabilirim. Tamam burda şu bahsettiğin paradan biraz daha fazlaca kullanabilirim o zaman 🙂 Gerçekten şu anda düşünüyorum da para ile seyahati çok fazla bağdaştıramıyorum ama heralde en çok hoşuma gidecek şey, sevdiğim dostlarımın hepsini alıp yanıma getirir ve beraber seyahat ederdik. Tüm masraflar benden tabiki 🙂

Gökhan Japonya seyahati ile hayalini gerçeğe dönüştürdü.
Gökhan Japonya seyahati ile hayalini gerçeğe dönüştürdü.

– Yolculukların boyunca en çok zorlandığın yer neresi oldu? Sebebini ve başına gelenleri anlatırsan çok sevinirim.

Mekan belirtmek zor açıkçası çünkü öyle çok aman aman zorlandığım bir yer olmadı. Ama dünyadaki tek korkum yada korku değilde tiksinti veren şey hamamböceği. Bir gün Tayland’da kaldığım bir bungalow’da gece cibinliğin etrafını açık bıraktığımdan yatağım hamamböcekleriyle doldu. Elektriklerin olmadığı bir yerde sabaha karşı 3 gibi elimde cücük kadar bir fenerle yataktaki hamam böceklerini savmaya çalışıyordum. Bu komik olan bir anı tabiki, daha kötü şeyler de var.

Duygusal anlamda ise en zorlandığım yer Nepal oldu. Çalıştığım yetimhaneye bir telefon geldi ve çocuk hastanesinde yatan beyin felci olan 2 yaşındaki bir çocuğun ölmek üzere olduğu haberi geldi, biz de ailesine haber vermek durumundaydık. Geceliği 16$ olan yoğun bakım ünitesini karşılayamayan ailenin durumu ve Nepal’de ki çocuklar arasında çok yaygın olan beyin felci vakalarının durumu beni halen en çok zorlayan şey.

– Son olarak bu söyleşiyi okuyanlara iletmek istediğin bir şeyler var mı?

Sadece tek bir hayatınız var, sonrası yok. Bunu bilerek nasıl istiyorsanız öyle yaşayın.

Yoldaki Gökhan’a ulaşabileceğiniz bağlantılar:

Web sitesi: https://yoldaki.com/Facebook Sayfası: Gökhan Keşf-i AlemdeTwitter: @gokhanyolda
Instagram: gokhanyolda

1 Yorum

  1. “Sadece tek bir hayatınız var, sonrası yok. Bunu bilerek nasıl istiyorsanız öyle yaşayın.”
    çok doğru söylemişsin, keşke herkes bunun bilincinde olsa. (buna ben de dahil.)

CEVAP VER

Yorumunuz
Adınız

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.