BEN GECELERİ ESEN TERÖRÜM! (Konunun bununla aslında hiç alakası yok)
1985 yılında Türkiye’nin en uzun ömürlü insanlarının yaşadığı nazlı kızın ilçesi Nazilli’de doğdum. Henüz uzun yaşayanlar statüsünde miyim bilmiyorum ama büyükannemin biri 102 yaşında diğeri de 90 küsurlarındayken vefat etti. Sizi bilmem ama bize göre çok genç göçüp gittiler bu dünyadan 🙂 İlk, orta ve lise eğitimimi Aydın, Siirt, Bolu, Isparta, Konya ve Muğla’da tamamladım. Bizde gezme isteği genetik. Babam devlet memuru olmasına rağmen 3 senede bir tayinini istediği için eğitimim her ne kadar bölük pörçük olsa da Türkiye’nin gezmediğimiz yeri kalmadı gibi bir şey. Üniversite’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Tv Bölümünü kazanınca da hep birlikte İstanbul’a geldik. O gün bugündür İstanbul’da konaklayıp dünyayı gezmeye çalışıyorum…
HEM ZİYARET HEM TİCARET
Bu gezi-blog işi nereden çıktı diye merak edenleriniz olabilir. Merak etmediyseniz de yazdım artık yapacak bir şey yok. Her neyse, zaten Türkiye’nin Doğu Karadeniz ve doğuda birkaç il hariç hepsini gezmiş bitirmiş olan ben, erkek arkadaşımla tanışmamızdan kısa bir süre sonra aslında iş için gittiğimiz Çin seyahati sonrasında insanların anlat anlat ısrarı üzerine, Oyh anlatamam şimdi saatlerce, ben yazarım siz okursunuz cevabıyla başladı her şey. O günden beri gittiğimiz yerleri, orada yaptıklarımızı, yiyip içtiğimizi orada yaşadığımız ne varsa ben yazdım, merak edenler de okudu. Blog işi iş seyahatiyle başladı kimbilir belki blog işi iş olarak devam eder 🙂
ÇOK PİS SEVERİM, ÇOK ACAYİP NEFRET EDERİM!
Bir çok gezi yazarı gibi, alırım sırt çantamı giderim gibi bir durumum yok. Sırt çantamı alıp hiçbir yere gidemem. Zaten cüssemle orantılı olacak şekilde çantamı da taşıyamam. Bol bol alerjim var, karıncaya, toprağa börtü böceğe gelemem. Bütün çocukluğum çadır kamplarında geçse de ayakta üstümü değiştirmeyi severim, artık küçücük çadırda kıvrılıp yatamam. Olur da yağmur yağar ıslanırsam öyle gezemem, ıslak kıyafetlerden nefret ederim. Şehrin orta yerinde durup bakınmayı severim. Bol bol kaybolurum, benimle kaybolan kaybolduğu yeri bir daha unutamaz 🙂 Gittiğim yeri bir süre gezdikten sonra bir günlüğüne de olsa orada yaşayan insanlar gibi davranmak isterim. Kafelerin ve restorantların yol gören yerlerini severim. Kaldığım otel, ev, her neyse artık deniz, dağ manzaralı değil yol manzaralı olmalı. Yol severim ben yol…
GEZMEDİĞİM ZAMANLARDA DA ÇILGIN ÇALIŞIRIM
Her ne kadar arkadaşlarım “Ne kadar çok geziyorsun arkadaş, işin gücün yok mu senin?” deseler de gayet ciddi bir işim gücüm var. Türkiye’nin en bilinen Bilişim firmasında İçerik İşlem Yöneticisi olarak çalışıyorum.Yıllık 20 günlük iznim var ve gezilerimi bu izin günlerimde gerçekleştiriyorum. Çoğu insanın düşündüğü gibi yan gel yat Osman değilim yani 🙂 Oldukça maymun iştahlı olduğum için yılın belli dönemlerinde yabancı dil kurslarına belli dönemlerinde de keman kursuna gidiyorum. Henüz ikisinde de başarılı değilim ama sanırım az önce de itfaiyeci olmaya karar verdim, eğitim araştırıyorum 🙂
Esra’nın seyahat güncesini okumak için gidipgormeli.com ‘u ziyaret edebilirsiniz.