Yaşadığı şehir yüzünden kıskanarak takip ettiğim sevgili arkadaşım Evrim KANBUR bu hafta yol sohbetlerinin konuğu oldu. Şangay’da yaşayan Evrim, keyifli içeriğe sahip While Travelling sitesinde seyahat ettiği yerler hakkında kendi gözünden deneyimlerini aktarıyor. Türkiye’den olup İngilizce blog tutan nadir insanlardan olduğunu da belirtmek isterim.
Evrim Kanbur Kasım ayında TEDx Youth@Suzhou’da harika bir konuşma yaptı. Videoyu yazının sonunda bulabilirsiniz. Şangay’daki günlük hayatından kesitler sunduğu kısa videolar, gezdiği ilginç yerlerden harika fotoğraflar paylaşan Evrim’in hikayesini ve düşüncelerini merak edenler hemen söyleşiyi okumaya başlayabilir. Evrim’in seyahatlerini takip etmek isteyenler için linkler her zamanki gibi yazının sonunda.
Merhaba sevgili Evrim KANBUR;
- Bize biraz kendinden bahseder misin? Kimdir Evrim KANBUR? Ne iş yapar(dı), nerede yaşar(dı), neden sırtında çanta ile ülke ülke gezer?
Merhaba Güneş, benim diye demiyorum ama şeker kızdır haha. Şaka bir yana ben eskiden kurumsal hayata kendini uydurmaya çalışan biriydim, genç yaşta bir şirkette Türkiye ödemeler sistemi müdürlüğüne gelip, gece yarılarında Amerika ile iş için skype yapan, haftasonları çalışan biriydim. Yaşamaktansa hayatta kalmaya çalıştığımı fark edince dedim ben gidiyorum. Tabi beni bu kararı almaya getiren süreç böyle kolay olmadı baya türbülanslı bir süreçten geçtim ama büyümek, sürekli öğrenmek ve hayata baktığım pencereyi genişletmek için bir süre yurtdışında yaşamaya karar verdim. Bu kararı verince de insan tehlikeli derecede özgür oluyor… Peki ne yaptım?
Dilini, külütürünü bir kişiyi bile tanımadığım bir şehre gittim. Şangay’da yaşıyorum 3 senedir. Bir yandan Teksas Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi ortaklığında ekonomi, uluslararası iş ve girişimcilik dersleri veriyorum, bir yandan kendi işimi kuruyorum ki bu sefer daha da fazla çalışıyorum haha bu da ayrı bir durum.
Burdayken de bu benzersiz coğrafyayı gezmek ve sınırlarımı aşmak için öğretmenliğin vermiş olduğu tatiller ile yılda 1-3 ay arası sırt çantamı alıp geziyorum ve bunu da fırsat buldukça yazıp arkadaslarım ve okuyucularım ile paylaşıyorum. Neden bavul değil de sırt çantası dersek de, sırt çantası özgürlük, daha az şeyle mutlu olabilme sanatı. 5 yıldızlı oteller güzel ama köyler, yerellerin evleri daha bir güzel…o yüzden sırt çantamı alıp bilinmeyen diyarları keşfe çıkmak, yolda harika insanlarla tanışmak, ilham bulup ilham olmak…kısacası mesafelerin ve farklılıkların insan doğasına etkisi muazzam, bir kez tecrübe edilince bırakılmıyor…
- Şu anda tam olarak neredesin? Bulunduğun yeri ve bugünlerde neler yaptığını kısaca anlatır mısın? Bir sonraki durağın neresi olacak?
Şu an Şangay’dayım. Bu hafta Çin’de Ulusal Bayram haftası, kuruluşlarını kutluyorlar. Sokaklar Çin bayrakları ile donatılmış durumda ama sokaklarda kim var dersen ben ve başka yabancılar. Eee Çinliler nerde? onlar seyahat ediyor ama durumu bilen yabancılar olarak biz de boş şehrin tadını çıkarmayı tercih ediyoruz çünkü bazı kaynaklarda da denildiği gibi 600 milyon kişi göç ediyor. Bu durumda otobüs, tren, uçak fiyatları tavan yapıyor, yer bulmak da ayrı bir durum, metrobüs misali tepeleme dolup kalkan trenler var.
Bugünlerde benim için anlamı büyük olan bir konuşma hazırlıyorum. Bana uzundur ilham veren bir platformda şimdi ben de yer alacağım. Kasım’da TEDx Youth@Suzhou’da konuşacağım. Çin’de TEDx’te konuşmacı olan ilk Türk olmak da apayrı bir heyecan. Dünya ile konuşmak için 18 dakikam var.
Artı bu kış tatilinde Vietnam mı, ki kuzeyini henüz gezemedim, Laos mu, Malezya mı yoksa Filipinler mi diye düşünmekteyim. Henüz karar veremedim bakalım.
Evrim Kanbur İçin Seyahat Nedir?
- Sözlükte veya ansiklopedilerde yazan kavramları gözardı ederek “YOL” ve “YOLCULUK” kelimeleri için kendi tanımını yapar mısın? Bu kelimeler senin için ne anlama geliyor?
YOL benim için hayat felsefesi. YOLCULUK da sonunu bilmesen de inandığın için adım adım ilerlediğin bir bilinmezlik.
- Uzun süreli yolculuklara çıkan bir çok kişi gibi eminim senin de yakın çevrende fikirlerini, hayallerini baltalamaya çalışanlar, gözünü korkutmaya çalışanlar olmuştur. Yolculuğa çıkana kadar bunlarla nasıl başa çıktığını anlatır mısın?
Ben Şangay’a gelmeden sosyal çevremi değiştirdim… geç kalınmış bir adım ama sonunda atılmış bir adım…negatif, çıkarcı, sen yapamazsıncıları çevremden uzaklaştırdım, dolayısı ile bir süre sonra oluşan deli misin sen yorumları da böylece susmuş oldu…Annem Şangay’a gitmemi destekledi…dedi ki senin hayatınla ilgili bencil olamam, bu senin hayatın, desteğim hep seninle. Gerçi arada farklı ve çok bilinmeyen coğrafyalara yaptığım geziler öncesi başıma bir şey gelir diye beni durdurma girişimleri olsa da ben yine yola çıkıyorum.
Ailem artık geri dön Şangay’dan diyor ama henüz gerçekleştirmem gereken bir hayal var ona ulaştığım an durumları tekrar gözden geçireceğim.
Onun dışında olası baltalama girişimlerine karşı aldığım pozisyon budur:
- Biraz özeleştiri yapmanı isteyeceğim. Yaptığın yolculuklar sonrasında hayatında, davranışlarında, huyunda olumlu veya olumsuz bir değişiklik olmuştur diye düşünüyorum. Yolculuk öncesi ve sonrası kendinde gözlemlediğin değişimler nelerdir?
Güneş süper bir soru! Çok şey… Hem duygusal, hem fiziksel hem de ruhen çok değiştim…Yalnızlık beni korkutmuyor, ne istediğimi daha net anlayabiliyorum, başkalarını mutlu etme çabası yok. Beni mutlu eden şeyler kıyafetlerden, alışveriş merkezlerinden çıkıp yeşile, maviye, kamp yapmaya, tırmanmaya, bilinmezliği keşfetmeye, daha az eşya daha fazla eşsiz tecrübe ile mutlu olmaya dönüştü. Her tanıştığıma arkadaş demiyorum, eleştirmiyorum ama eliyorum. Vaktimin ne kadar değerli olduğunun daha iyi farkına vardığımdan onu gereksiz şeyler peşinde harcamamaya özen gösteriyorum. Doğum günlerimde kendime yeni maceralar veriyorum. Böyle daha mutluyum…
- Yaşadığın, yetiştiğin, sokaklarını, insanlarını bildiğin çevreni ardında bırakıp aylarca hiç bilmediğin yerlerde bulunuyorsun. Uzun yolculuklar yapan bir çok kişinin bu durumla başa çıkamayıp evlerine döndüğünü duymuştum. Zaman zaman da olsa ardında kalanları özlediğin oluyor mu? Bu durumla nasıl başa çıkıyorsun?
Annem ve babam ben 4 yaşımdayken ayrıldılar. Annem beni yetiştirmek için elinde olanı iyi bir eğitim almam için okullara yatırdı. Yeri geldi işe kırık camlı gözlükle gitti, ama beni sporumdan eksik etmedi. O yüzden bazen bencillik yaptığımı düşünüp ağladığım zamanlar oluyor uzaklarda olmak adına ama buna da fedakarlık deniyor işte, biraz daha dişimi sıkıp onu da yanıma alıcam ya da geri gelicem ve onunla sırt çantalı seyahatlere çıkacağız inşallah, tabi bu sefer iki çanta taşımam gerekicek haha. Arkadaşlarımı özlüyorum ama özellikle Skype sayesinde özlemle baçetmek daha kolay…Bi de koku vs gibi o teknojiler de dahil olsa tadından yenmez:)
Çin’de başıma çok şey geldi, biri hariç hiçbirinde ben burda napıyorum diye sorgulamadım ama son geçirdiğim scooter kazası ile ciddi bir sorgulama içine girdim. Şimdi daha iyiyim ama insan düşünüyor tabi…
- Biraz da hayal dünyana inelim ne dersin? Hiçbir kısıtlamanın olmadığını düşün. Bugün hesabına milyon lira yatıyor mesela. Vize ve zaman derdin yok. En büyük yolculuk hayalini gerçekleştirmek kalıyor sana. Nereye, nasıl ve neden gidersin?
Uçak kullanmayı öğrenip küçük bi tane de aldıktan sonra ve bu şekilde seyahat etmek…hmmm uçak almak pahalı bak yine para yetmedi iyi mi haha… Dünyanın en büyük mağarasına inmek, Antartika’ya gitmek, en yüksek dağlarına tırmanmak, yerel okulları ziyaret edip dersler vermek ve bir seyahat okulu açmak…yol sohbetler’
- Sevgili Evrim Kanbur, yolculukların boyunca en çok zorlandığın yer neresi oldu? Sebebini ve başına gelenleri anlatırsan çok sevinirim.
Vietnam’ın Phu Quoc adasındaydım. Ormanın ortasında bir hostel buldum. Ağaç evler dolu olunca ben de 10 kişinin paylaştığı bir alanda kaldım. Oda demiyorum alan diyorum çünkü burası üstü kapalı ama pencereleri açık, kapısı olmayan bir alan. Havuz var ama kapı yok haha. İlk gün biraz tedirgin oldum ama tanıştığım insanların sayesinde hemen rahatladım.
Bizim tayfa üçüncü günün sabahında ayrılıp Kamboçya’ya doğru yola devam ettiler. Gün içinde ben adanın merkezini keşfetmişim, sahiller, yerel pazarlar derken akşam gec saatte gelip bambu zeminin üstündeki yarı yumuşak yatağıma kıvrılıp uykuya dalıyorum. Gecenin köründe böğüren bir gökgürültüsü ile uykudan uyanıyorum. Tam tepemizde fırtına patlak vermiş… hayatımda böyle birşey görmedim…kapı yok, pencereler açık, rüzgar seni sağa sola yuvarlıyor, yağmur heryerden geliyor, üstteki çatı da göstermelikmiş o derece…özellikle dışarı bakıp yıldırımların ne kadar yakına düştüğünü gördükçe daha bir dehşete düşüyorum…bir saate yakın böyle devam etti ve sonra fırtına şiddetini düşürdü… o anları hala unutamam, artık kaldığım yerlerin kapısı ve penceresinin olmasına özen gösteriyorum.
- Son olarak bu söyleşiyi okuyanlara iletmek istediğin bir şeyler var mı?
Sizi mutlu eden yolu bulmayı bırakmayın, daha azına razı olmayın. Mutlulukla, alışkanlığı da karıştırmayın. Çoğu insan bilinen cehennemleri bilinmeyen cennetlere tercih ediyor. Oysaki en kötü ne olabilir diye sorguladığınızda korku faktörü pire kadar kalıyor. O yüzden pireyi deve yapmayalım. Son olarak o istediğiniz hayat tarzını yaratmak için daha fazla beklemeyin ve adım atın. Adım attıkça bütün yol belirmese bile bir sonraki adımınız belirginleşecek. Bu da ihtiyacınız olan tek şey.
Bağlantılar
Web sitesi: http://whiletravelling.com/anasayfa/
Facebook Sayfası: https://www.facebook.com/WhileTravelling/
Twitter: https://twitter.com/whiletravelling
Instagram: http://instagram.com/whiletravelling
Youtube: https://www.youtube.com/WhileTravelling