Kulağa bir garip geldiğinin farkındayım. “Bir insan Sırbistan köyünden neden ev almak ister ki?” İnanın bu soruyu Sırplar da bana sürekli soruyor. Sebeplerini merak edenler daha önce yazdığım “Neden Sırbistan, Neden Dağ Köyü?” adlı yazımı okuyabilir.
Sebepleri bir yana yabancı vatandaşların kırsal kesimden mülk edinmesi biraz karışık ve zorlu. Sırbistan’da bu konuyla ilgili oldukça kısıtlayıcı kanunlar yürürlükte. Bir seneye yakın süren yazışmalar, tapu işlemleri, noter işlemleri sonucunda ben de bu kuralları yaşayarak öğreniyorum. Demokrasilerde çare tükenmez diyerek tüm şartları zorlayarak bir köy evi almayı başardım. Bu yazımda köyden ev alırken yaşadıklarımı, karşıma çıkan zorlukları okuyabilirsiniz.
Yabancıların Kırsalda Mülk Edinmesi
Lafı uzatmadan söylemek zorundayım ki yabancıların Sırbistan kırsalında mülk edinmesi neredeyse tamamen yasak. Ev sahibimle ilk görüştüğümde alacağım alanın 4 parselden oluştuğunu öğrenip bu ufak detaya çok takılmamıştım. Parsellerden birisinde ev ve etrafındaki meyve ağaçları var. Diğer parseller ise tapuda ormanlık, meyvelik ve bahçe olarak kayıtlı. İşler burada karışıyor. Önce evin satışını yapacak noter hanım tapu ve kadastrodan bir yazı almamı istiyor. Yabancı olarak bu parselleri satın almamda bir sakınca olmadığını gösteren bir yazı. Avukat arkadaşım yardımcı olmak için yazışmalara başlıyor. Tapudan hiç de hoş olmayan bir cevap alıyoruz. Evin etrafında bulunan meyve ağaçları sebebiyle bu parsel meyvelik olarak görünüyor. Gelen cevap olumsuz, evi bu haliyle satın alamam.
Ardından yazışmalara devam ediyoruz, dış işleri bakanlığı, tapu, yakın dostlar (anladınız siz onu), bazı ödemeler vs… derken bir bilirkişi gelip evi ve çevresini inceliyor. Meyve ağaçlarının sadece hobi amaçlı dikildiğine kanaat getiriyor ve tapuda evin parseli “yaşam alanı” olarak değiştiriliyor.
Tüm bu yazışmalar, işlemler, cevaplar yaklaşık 3 – 4 ay sürüyor. Tüm Balkan ülkelerinde olduğu gibi Sırbistan’da da işler “polako polako” yani yavaş yavaş ilerliyor.
Evin olduğu parseli satın alabiliyorum fakat geri kalan yaklaşık 1,5 dönüm arazi ne olacak? Burada devreye uzun zamandır tanıdığım ve fazlasıyla güvendiğim dostum devreye giriyor. Planımız basit, evin olduğu parseli ben alacağım, geri kalanı ise dostum Zoran’ın adına kaydedilecek. Tüm engeller ortadan kalktığına göre satış işlemleri için notere başvurumuzu yapıyoruz.
Türk Komşu İstemeyen Komşum
Tüm belgeler hazırlanıyor, avukat arkadaşım satış sözleşmesini hazırlıyor, notere gönderiliyor. Buraya kadar her şey iyi gitti. Noterden gün alıp imza ve ödeme için yanına gideceğiz. Heyecanla haber beklerken hiç ummadığım bir başka haberle sarsılıyorum: Almayı düşündüğüm evin yanında bir ev daha var. Buranın sahibi oldukça yaşlı bir nine ve annem yaşındaki kızı. Normalde şehirde yaşıyorlar, yazları bir iki haftalığına köye geliyorlarmış. Evin satılacağını öğrenince ortalığı velveleye vermiş, “Türk komşu istemem” diye. Ev sahibim bunu bana binbir özürle ve utana sıkıla anlatmak zorunda kaldı. Kendisi arada kaldığı için ne yapacağını bilmez halde benimle konuştu. Uzun zamandır tanıdığı bu komşularla arası bozulsun da istemiyor, haliyle arada kalmak da istemiyor. Eh o zaman biz de döndük en başa. Dedim “sen evi Zoran’a sat komple. O arada ben de komşuyla tanışırım. Tanıştıktan sonra bu tavrı ortadan kalkar. Sonra da Zoran evi bana geri satar.”
Olurdu olmazdır derken “demokrasilerde çare tükenmez” diyerek işlemlere giriştik. Evin tüm tapusunu Zoran aldı, o arada ben de komşularımla tanıştım. Tahmin edeceğiniz üzere birbirimizi de pek bi sevdik. Tavrından dolayı mahcup olduğu da gözlerinden ve tavırlarından anlaşılıyordu.
Evin satışı için tekrar sözleşme hazırlanması, notere başvuru yapılması, tapu işlemleri vs… için 3-4 ay daha süre gerekti. Dediğim gibi burada işler polako polako, yavaş yavaş.
Sonuç
Yaklaşık 1 senenin sonunda evin elektriği için başvurumuzu yaptık. Elektrik için gereken işlemler de ayrı bir yazı konusu. Elektrik bağlandıktan hemen sonra Zoran’dan evin tapusunu almayı planlıyorum. Avukat arkadaşımın dediğine göre önümüzdeki senelerde AB uyum yasaları sebebiyle kırsalda yabancıların ev alması kolaylaşacakmış. Yasalar değişirse ormanlık ve meyvelik parsellerin de tapusunu alıp konuyu kapatmayı planlıyorum.
Sahi bu ev ne oldu? 2016 yılında bu postu ilk açtığında şaşkın vaziyette okumuştum. Şuan ne durumda? Ev için bir şey yaptın mı? Neler oldu?
Evin tamiratı biraz yavaş ilerliyor. Şu anda bir oda ve mutfağı toparladım, biraz bahçeyle ilgilendim.
İlk Odam Hazır bu yazıda bahsetmiştim.
Detaylı yazacağım yazacağım diyorum ama biraz tembellik ettim sanırım. Yakında yazarım mutlaka.
Güneş bey neden yaptınız bunu? Yani ne doğası ne iklimi hayali kurulan bir yer değil, Ege’den yahut akdenizden çok farklı yahut güzel olduğunu düşünmüyorum, ülkenin yaşam standartları da Avrupa ortalamasının gerisinde, Slav kültürü, mutfağı dili de hayal kurulacak kadar ilgi çekici değil neden giriştiniz böyle bir olaya? Üstelik çok da uğraşmışsınız. Sırbistan AB’ye girerse benim de tapulu yerim olsun gayreti mi sadece? Bu arada ben de bir Slav ülkesi vatandaşıyım ve evlerim de var. Hani bilmeden sormuyorum ve gerçekten şaşırdım
Merhaba Semih bey;
Buraları iyi bildiğiniz çok belli. Buradaki durumlar tıpkı sizin de bahsettiğiniz gibi. En kısa şekilde cevaplamam gerekirse “hayatımın yarısını Ege kıyısında, İzmir’de yaşadım, diğer yarısını da bambaşka bir yerde yaşayım.” diye düşündüm.
Avrupa birliği konusunda inanın hiç umudum yok. Sırplar da katılmayı istemiyor ama gelecekte ne olur bilemiyorum.
Daha detaylı sebeplerimi yazdığım şu yazıyı okuyabilirsiniz. Sanırım bu yazıdan daha iyi anlayacaksınız sebeplerimi.
Neden Sırbistan’da Yaşıyorum?
bende bu hafta sonu sırbistana geleceğim. orada yaşamayı da çok istiyorum. şuan ne iş yapıyorsunuz ve iş imkanı nedir. yaşamımı nasıl saglayabilirim orada.
Maalesef buraya yerleşmek pek kolay değil. Öncelikle iş ve gelir imkanları kısıtlı. Ekonomisi çok iyi sayılmaz.
Detaylı bilgiye bu yazıdan ulaşabilirsiniz. Sırbistan Vize Türleri
Sorması ayıp kaç Euro? 🙂 Bir de avukatlık işleri pahalı mıdır?
Türkiye’de orta şekerli bir araba değerinde diyebilirim. Avukat arkadaşım olduğu için bu konuda bana yardımcı oldu. Normal ücretleri ne kadardır bilemiyorum. Yasal işlemlerle ilgili Belgrad’ta ofisi bulunan Gülten hanıma danışabilirsiniz. http://www.dvornic.com/tr/
İzmir’de olan muhabbetin tadı damağımda kaldı. Bir gün o taraflara yolum düşerse mutlaka sohbete geleceğim Güneş. 🙂 Selamlar…
Kesinlikle hepimizin hayali.. Tüm uğraşlarına değmiş.. Ne diyim, darısı başımıza.. 🙂
Hayallerin peşinde koşmaktan başka çare bulamadım ben de 🙂
Ben çay içmeye gelirim demiştim ama bu evde çok güzel şarap da içilir. Bence bir şömine yapalım oraya kar yağarken şarap yudumlarız 😉
Şömine yapmak için daha vakit var ama neden olmasın 🙂
Bizim buralar şaraplarıyla da ünlüdür zaten. Güzel bağları olan komşular da var. Geldiğinde yudumlarız elbet.
Tebrikler, zor bir süreci başarıyla atlatmışsınız. Arkadaşınıza da helal olsun demek lazım 🙂
Herkesin hayal kurdugu bir olayi hayata gecirmis olman harika.
🙂 helal sana Gunes. Keyifle okudum yazini. Zoran var iyi ki dedim bi’ an. Evin hayirli ugurlu olsun. Meyvelerinden isteriz.
Seneye yaza bol bol böğürtlen ve erik olacak 🙂
Detaylı güzel bir yazı olmuş Güneş.. Hayırlı olsun.. Bu konuyu sana misafirliğe gelip konuşmak isterim uygun bir hafta sonu 😀
Her daim kapım açık 🙂
Her zamanki gibi keyifli ve güzel konu ve anlatım.
İşlerin her daim yolunda gitsin Güneş AKDOĞAN 😉