Gün itibariyle tarih 17 Mayıs ve halen karadağ seyahati devam ediyor, halen yağmur yağıyor.
30 mart günü Karadağ’a Scepan Polje sınırından giriş yapıyoruz. Planımız bir ayda kuzeyden güneye ilerleyerek Arnavutluk‘a ulaşmaktı.
Bosna Hersek‘te şortla, tshirtle yürüdükten sonra Nisan ayının ilk günü Karadağ seyahati sırasında ufak bir süpriz bizi bekliyor. Yılın son kar yağışı. Ilk günden itibaren tüm Nisan boyunca sürekli bir yağış söz konusu. Yürüyüş tempomuz mehteran bölüğü kıvamında. Bir gün yürüyor iki gün ara veriyoruz. Her nedense yürümeye başladığımız zaman başlayan yağış mola verdiğimizde veya çadır kurduğumuzda duruyor.
Aksilikle Başlayan Karadağ Seyahati
Sınırdan girerken Karadağ seyahat planımız Durmitor Milli Parkı‘na yürüyüp ünlü Tara kanyonunu geçerek Nikşiç’e ulaşmak. Sınır polisi inatla bize yolun kar sebebiyle kapalı olduğunu bu rotadan yürümenin imkansız olduğunu belirtiyor. Bunun üzerine rotamızı Piva Kanyonu’na yöneltip Pluzine üzerinden Nikşiç’e yürüyoruz.
Sınırdan Pluzine‘e kadar 25km’lik yol boyunca çadır kurulacak uygun bir alan maalesef yok. Yol kenarındaki dağlık alandan sürekli düşen taş ve kayalara dikkat edilmesi gerekiyor. Kanyon boyunca toplam 50 adet tünel var. Baraj’ın başlangıcından sağ tarafa devam eden yol Mratinje köyüne gidiyor. Görülesi bir yer. Kamp yapmaya elverişli.
Pluzine’i haritada şehir olarak görünse de bana göre yazlık kasaba kıvamında bir yer. Uygun fiyatlı kamp alanı, süpermarket, postane, bar gibi imkanlar söz konusu. En uygun yiyecek süpermarketin şarküteri reyonunda hazırlanan soğuk yarım ekmek sandviç.
Pluzine’den itibaren yol yükselerek devam ediyor. Kanyonun aksine yol boyunca evler ve zaman zaman düzlük alanlar görmek içimizi rahatlatıyor. Zaman zaman ana yoldan ayrılıp köylerden geçiyoruz. Hem uygun kamp alanı bulmak hem de denk gelirsek yemek için alışveriş yapmak için.
Nikşiç‘e kadar yarı ana yoldan yarı köy yolundan yağmur eşliğinde yürüyoruz. Buradan sonraki rotamız Ostrog manastırı ve Danilovgrad.
Nikşiç’te terkettiğimiz ana yola bir daha dönmeden Arnavutluk’a kadar yürümeyi istiyoruz. Ostrog manastırında bir gece konakladıktan sonra yapımı devam eden yeni Danilovgrad yolunu takip ediyoruz. Herzamanki gibi yağmur söz konusu.
Danilovgrad’ta iki gece konaklayarak başkent Podgorica’yı görme şansını elde ediyoruz. Bir iki günlüğüne gezilip görülmesinde fayda olan bol miktarda park, köprü ve kafe bar bulunan bir şehir. Merkezde bulunan alış veriş merkezinde rastladığımız Tombik Döner’de karnımızı doyurup sıcak memleket sohbeti ediyoruz. Danilovgrad’tan itibaren rotamızı tarihi köy yoluna çevirerek Çevo, Çetinje, Virpazar, Sukobin olarak belirliyoruz.
Karadağ Gastronomi Rotası
Karadağ seyahati boyunca sürekli etnik gastronomi tabelaları dikkat çekiyor. Bu rota yerel lezzetler tatmak isteyenlerin gözdesi haline gelmiş. Yine de çok fazla çeşit beklemeyin. Tütsülenmiş et ve peynir, bal genel olarak bulabileceğiniz tadlar.
Yol oldukça sakin ve düzlük sayılır. Kamp kurmak için hemen hemen her virajdan sonra uygun alan var. Her köyde oturup dinlenmek, kahve,çay, bira vs. içebileceğiniz, karnınızı doyuracağınız kafadan denen yerler mevcut. Yerel halk cana yakın ve yardımsever. Yol boyunca tek derdimiz Çevo’daki kahvehane sahibi Vuko oluyor. 20km ötede 5euro ödediğimiz tütsülenmiş et ve peynir’e acımadan 20euro alıyor. Serbest piyasa diyor en içten dileklerimle mekandan uzaklaşıyoruz. Yaklaşık 500mt ileride tesadüfen karşılaştığımız amca bizi kahve içmeye davet ediyor. Dededen kalma evlerini restore ediyorlar. Son derece zevkli ve otantik bir mimariye sahip evinde birçok gezgini ağırladığını gururla anlatırken fotoğraflarına bakıyoruz. Kahve yerini börek ikramına ve daha sonra ise yemeğe bırakıyor. Gece bizi evlerinde ağırlıyorlar.
İlginizi Çekebilir: Karadağ Gastronomi Rotası
Çevo’dan eski başkent Çetinje’ye ulaşıyoruz. Buradan bir süre ana yolu takip ederek Dobrosko Selo’ya ulaşıyoruz. Buradan itibaren güzel havanın da etkisiyle Virpazar’a ulaşmak pek zor olmuyor.
Virpazar yolu üzerinde birçok patikadan geçiyoruz.
Patikalar tabelalı ve işaretli de olsa son derece dikkatli ve temkinli olmakta fayda var. Isaretleri kaçırıp bir anda kendinizi sarmaşıklarla boğuşurken bulabilirsiniz. Biz karşılaştığımız her vatandaşa yolu soruyor emin olmadan ilerlemiyoruz. Yine de yolun bir bölümünü doğaçlama ile geçiyoruz.
Cetinje’den itibaren yolumuza Skadar golü çevresinde koruma altında bulunan yılan türü çıkmaya başlıyor. Bu yılan türü kör yılan olarak tanınmakta. Soluk gri renkte ve belli belirsiz enine çizgiler taşımakta. Oldukça büyük olan bu yılanlar sizi farkettikleri anda kaçacak delik arıyorlar. Bana kalırsa az biraz da aptal olan bu tip kaçarken bacaklarınızın arasından geçebiliyor, nereye gideceğini bilmez halde bir sağa bir sola koşturabiliyor. Mühim nokta bu zavallı hayvanla karşılaştığınızda kaçması için fırsat tanıyın, panik yapmadan hareketsiz bekleyin. Zaten birkaç saat içinde 3-5 tane gördükten sonra alışıyor insan. Yol kenarlarında, patikalarda, çayırda çimende karşılaşmanız olası.
Karadağ seyahati süresince dikkatli olunması gereken, zehirli olan ve tehlike arzeden yılan tipi 45cm civarında, sırtında gri renkli baklava deseni bulunan, burnunda küçük bir çıkıntısı olan tip. Muhtemelen yolda karşılaşmak pek mümkün olmasa da özellikle bahar aylarında çayır çimenlik alanlarda adımınıza dikkat etmekte fayda var.
Kıyıda bulunan Budva ve Bar şehirleri Karadağ seyahati sırasında bir Izmir’li olarak pek ilgimi çekmiyor. Bizdeki Çeşme veya Foça’dan fazlası yok. Kotor ise bir veya iki günlüğüne gezilesi görülesi güzel otantik bir şehir. Konaklamak için en uygun yer antik şehir içinde bulunan ortamın tek hosteli. Kime sorsanız gösterir. Gecelik 12€ euro civarı fiyatı mevcut. Yok hacı ben kamp yapar ortamın en kral manzarasında keyfimi sürer paramı eğlenceye, yemeğe harcarım diyorsanız rotamıza göz atın derim.
Karadağ seyahati yapmak isteyenler Nisan ayının tümü, Mayıs ayının ise yarısının yağmurlu olduğunu unutmamalı.
Doğa Cenneti Karadağ
Karadağ seyahati doğa severler için bir tür cennet. Küçük sayılabilecek alanı içinde her türlü doğa şeklini barındırması en büyük avantajı. Bir aylık yürüyüş boyunca kanyon, dağ tepe, orman, ova, vadiler aştık. Motorsiklet için oldukça heyecanlı yollara sahip. Doğa yürüyüşü, bisiklet ve kampçılık için çok güzel organize edilmiş tabela ve yol işaret sistemi mevcut. Yanınızda mutlaka detaylı yürüyüş yollarını da gösteren harita bulundurmanız faydalı olacaktır.
Dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Tara Kanyonu üzerindeki köprüden geçmek, Piva ve Tara Kanyonlarında rafting yapmak heyecan verici deneyimler sunmakta.
Otostop severler için Karadağ seyahati pek kolay olmayacaktır. Genel olarak uzun saatler araç beklemeniz olası. Vatandaş pek alışık değil otostopçu almaya. Otostopçu da olsanız yanınızda çadır bulundurmanız akıllıca olur.
Halk son derece yardımsever fakat ilk adımı siz atmadıkça mesafeli ve sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
Fiyatlar Balkan coğrafyasına kıyasla biraz turistik. Köy kasaba ortamında 0,5 euroya çay, kahve; 1 euroya bira içerken şehirde ve deniz kıyısında bu rakamlar 2-3 katına çıkıyor.
Konaklamak için popüler rotalar üzerinde oda kiralamak mümkün. ‘Sobe’ tabelası gördüğünüzde bilin ki kiralık oda mevcut. Turistik köy ve kasabada kişi başı 10€ kıyıda bulunan şehirlerde ise 15-20€ genel fiyat. Sadece oda ücreti olarak. Yine de pazarlık etmeden her fiyatı kabul etmeyin.
Yemek içmek ise Türkiye ile benzer pahalılıkta. En uygunu pekara denen fırınlardan börek çeşitleri yanında buz gibi ayran, misss, veya süpermarketlerin şarküteri reyonundan edinilen yarım ekmek arası salam, peynirli sandviç oluyor. En yaygın süpermarket Voli ve Mercator.
Tüm yolumuz boyunca herhangi bir aksilik yaşamadan son derece keyifli ayrılıyoruz Karadağ’dan.
izmir çukurunda hayat saatin sarkaçı gibi hep aynı bisağ bi sol. Hayatın tadını çıkar
Dünya cukurunda hayat biraz daha dengesiz. İnişler ve çıkışlarla dolu. Dinamik 🙂